Hadi mutluluğu, dopdolu bir tabak yemek gibi düşünün.Yedikten sonra kimi yemeği
hazmedemezken, kimi hiç etkilenmeden yemeğini yer masandan kalkar. Mutlulukta tıpkı yemek gibi bazılarının bünyesine dokunur ve her sofraya o yemek geldiğinde bir korku yaşar, ne yapacağını bilemez. Sonucunda da mutluluktan uzak durma çözümünü bulur.
İlginç kısmı, araştırmalar da bu benzetmede oldugu gibi mutluluk ve korku arasında bir korelasyon olabileceğini ortaya koymaktadır. Yani birey eğer biraz mutluluk hissederse sonrasında hayal kırıklığı yaşama ihtimalinden, mutluluk nasıl bir duygu ve o
duyguyla nasıl yaşanır bilmediğinden ve yaratabileceği olası endişeyle
ya da her ne hissediliyorsa onla 'nasıl baş edilir'e dair donanımı olmadığından mutlu olma
duygusundan bilinçsizce korkabilir ve kendini korumak isteyebilir. Diğer taraftan, yaşam
deneyimleri de çok önemli bir belirleyicidir. Eğer mutluluk sonrası istemediğiniz şeyler olduğunu gözlemlerseniz uzun vadede; tam keyiflenecekken elinizden
mutluluğunuz alınır ve engellenirseniz, bunu bir daha deneyimlememek için mutluluğu
yaşanmaması gereken duygular kategorisine koyar ve kendinizi bu olası hüsrandan korursunuz. Tam dondurmanın en güzel kısmını yiyecekken elinden dondurması alınan bir çocuğu hayal edin bir süre sonra dondurma yemekten vazgeçecektir. Siz hiç öyle bir çocuk gördünüz mü? yoksa o bahsedilen çocuk muydunuz? düşünmek lazım...