BEN HİÇ ÇOCUK OLMADIM
- pskcemreakalanyesil
- 21 Ara 2023
- 1 dakikada okunur
Akşam olmuş evde yemek telaşı var. Çocuk oyun oynarken, anneyle babanın sesi duyuluyor, sanki bir terslik var. Anlaşılan yine kavga ediyorlar. Niyeyse onları ayırmak çocuğun görevi
olmuş, yanlarına koşuyor. Henüz bilmediği bir duygu hissediyor. "Eyvah ya düzelmezse, ya bu sefer bir şey yapamazsam, bizi terkederse" Onların ilişkisinden kendini sorumlu tutuyor. Ağlıyor, bağırıyor. Sonra kavganın harareti sönmeye başlıyor, ikisinden biri evden çekip gidiyor. Evde kalanın gözü yaşlı teselli edilmeyi bekliyor, çocuk anne/babalık yaparak ebeveynini sakinleştiriyor. Yıllar böyle benzer olaylarla geçip gidiyor, kulağında çarpılan kapı sesiyle birlikte yetişkin oluyor. Tesadüfe bakın çevresindeki ilişkilerinde, yine herkesin dertlerini çözen, problem halleden konumda. İhtiyaç duyulduğunda, o an yapmak istemesede, hop ilk önce o orada. Onun ne hissettiğinin pek bir önemi olmuyor. Başkasının ihtiyacın önceliği olarak belirliyor. Zaman zaman karşısındakine yakınırken, "Sınır koyamıyorum insanlara" diyor. Ama kaynağını bulamıyor. Bir terslik var aslında içinde bir yerde biliyor. Sevilmek için de elinden geleni yapıyor ama yine de varlığının sevilmeye layık olduğuna dair şüpheleri oluyor. Bir yandan hayatı hakkında kendini başrolde hissetmezken diğer taraftan "Her şeyin sebebi o"gibi geliyor.
Hadi o zaman bu kişi için bir şey yapalım mı?
Önce, bugüne kadar direnen "O" çocuğun yanına oturup sırtını sıvazlayalım. Baksanıza çok
zorlanmış, eğilip kulağına şefkatle bir şeyler söylemek de iyi fikir.
Deneyin bakalim belki kaldırıp başını gülümser size.