Bazı kişiler yaptığı işi kusursuz, hatasız yapmak zorundaymış gibi hisseder.
Elbette bu düşünce işlevine ve yerine göre bireye yarar sağlayabilir. Diğer taraftan bu düşüncenin işlevini ya da yararını kaybetmesiyle kişi kendini, akışta kalamadığı, her şeyi kontrol etmeye çabaladığı bir kaleye kapatır. Katı kalıplara sıkışmış, kendine "yapamama' seçeneğini sunmayan zihinde tek bir şey uçuşur; yapılan iş en iyisi olmak zorundadır. Burada bireyin başarıyı ne ile eşleştirdiği de önemlidir. Birey utanmamak, çevre ve kültürün beklentilerini karşılamak için (çoğaltılabilir) gücünün ötesinde süper
kahraman gibi davranmaya çalışır. Bu mükemmeliyetcilik kostümünü giymenizde,
"büyüdügünüz evde, yaptığınız işlere karşılık aldığınız tepkilerin" de çokça katkısı var. Ayrıca, kişi çocukken koşullara bağlı sevildiyse, varlığının görülmesi başarılı olmaktan
geçtiyse ve buna göre ödüllendirildiyse; sevilmek ve kabul görmek için hep çabalar. Belki de bu ihtiyaçları başka şekilde karşılama imkanı vardır, düşünmekte yarar olabilir. Ayrıca kendinize hatalarınızın sizin kimlik numaranız olmadığını hatırlamak da iyidir. İşler yolunda gitmezse düzeltme hakkın, esnekliğini kendinize verebilirsiniz, tiıpkı yanlış sokağa saptığınızda navigasyonun size
yeniden bir yol haritası oluşturduğu gibi.